samedi, janvier 15, 2011

dimanche, juin 13, 2010

Dunya Kupasi

Aslinda bu baslik altinda gök kusagi ulkesinin su siralar milyonlar karsisinda ki imajindan farkli olan, bir bakima nazi kamplarini hatirlatan, dunya kupasi icin hazirlanmis,insanlarin zorla evlerinden cikarilip gecici gecekondulara yerlestirilmesinden bahsetmek isterdim ama su an almanya-avusturalya macini izleyip, cok uzun suredir gercek futboldan mahrum kaldigimizi farkettim. Futbola oyle cok bir merakim yoktur, oyuncularin isimlerini bilmem, mac tarihlerini takip etmem, hangi takim ne zaman hangi kupayi kazanmistir hatirlamam ama iyi bir izleyiciyim.Bu da bayagi guzel bir mac. Bir de su arka planda ki vuvuzela seslerini biraz daha az araliklarla duysak...

Daha simdi bu yaziyi tam yeni bitirmistim ki, hakem hem eli gormedi, hemen arkasindan cat diye kirmizi karti basti avusturalyaya, ama yani bu da yapilmaz ki, valla kursagimizda kaldi mac üüüüffff.

lundi, décembre 28, 2009

ayni nakarat

15ème , aysecancan, bscancan, baarcancan ve dikta..

kimi yükseklerden uçuyor
kimi kimi yükseklerden
kimi gerçeklerden kaçıyor
kimi kimi gerçeklerden
kimine bir haller oluyor
kimi hep bir şeylere takıyor
kimi kimi densiz kimi denli

açıyor gülleri birinin
açıyor gülleri
çalıyor zilleri birinin
çalıyor zilleri
etekleri

aynı nakarat hep aynı aynı
yarısı bayat hep aynı aynı
yarısı hayat aynı nakarat
anlat anlat...

kiminin öfkesi yangın
kiminin tövbesi
kiminin gözleri baygın
kiminin sözleri
kimi hep muzur işlere bayılır
kimi her gün bunalım takılır
kimi kimi telsiz kimi telli

tantana var iş yok
gürültü var ses yok
sureti var aşk yok
görüntü var renk yok

dimanche, octobre 11, 2009

dimanche, septembre 20, 2009

Üçüncü köprü yapılmamalı, çünkü...

"Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi Başkanı Erhan Demirdizen’den, şehrin ihtiyaçları ve doğurucağı sonuçlar çerçevesinde üçüncü köprünün yapılmaması için 10 neden saymasını istedik. Sonradan 10 maddeye sığdırmaya zorlandığını, bir 10 tane daha sayabileceğini söyledi...
1. İstanbul’un ulaşım sorununda öncelik Boğaz geçişi değil. Toplam trafiğin altıda biri Boğaz’ı geçiyor, altıda beşi yakaların içinde dolaşıyor.
2. Boğaz geçişi için ideal çözüm, yüksek yolcu kapasitesi nedeniyle Marmaray metro tüneli.
3. Bu köprü, Boğaz geçişini karayolu taşımacılığına bağlı hale getirdiğinden, her iki yaka arasındaki otomobilli ulaşım hacmini daha da artıracak. Dolayısıyla, yapıldığı anda trafikte yarattığı rahatlama geçici olacak, birkaç yıl için dördüncü köprüyü daha yakıcı bir gündem haline getirecek.
4. Ulaşım sorununu kalıcı ve yeterli düzeyde çözemeyeceği halde, maliyeti yüksek olacak. Yap-İşlet-Devret modeliyle yapılacak olması, bütün yapım maliyetinin kısa bir dönem içinde topluma fatura edilmesinden başka bir sonuca yol açmayacak.
5. Bağlantı yolları nedeniyle yeni alanları yerleşilebilir duruma getirecek. Bu ivmeyle kent kuzeye doğru yayılacak.
6. Kentin kuzeye doğru yayılması, yaşamsal önemdeki orman alanları ve içme suyu havzalarında kaçak yapılaşma baskılarını artıracak.
7. Kuzey ormanları ve içme suyu havzalarındaki yapılaşma eğilimi, İstanbul’un nüfusunu 25 milyona kadar çıkarabilecek. İstanbul’un kontrolsüzce büyüyen nüfusuyla Karadeniz sahillerine kadar yayılması, kenti tümüyle yaşanmaz duruma getirecek.
8. Boğaziçi’nin nispeten korunabilen kuzey kesimleri de kaçak yapılaşma nedeniyle kimliğini koruyamaz duruma gelecek.
9. Üçüncü köprünün söylentisi bile baş edilemez bir emlak spekülasyonuna neden oluyor. Belirli zamanlarda farklı güzergâhların gündeme getirilmesi nedeniyle bu emlak spekülasyonu epeyce geniş bir bölgede yapılıyor.
10. İstanbul’un 1990’lı yıllardan beri yapılan hiçbir planında üçüncü köprü yer almıyor. Aksine, 1997 yılında İBB tarafından yaptırılan Ulaşım Planı’nda önceliğin tümüyle metro yatırımına verilmesi öngörülüyor. Bütün ulaşım verileri yüksek yolcu kapasiteli metro yatırımlarını gerektirdiği ve İBB bu plan doğrultusunda yatırımlarını sürdürmeye çalıştığı halde, karayolu taşımacılığını öne çıkaran üçüncü köprüyü yapmak yeni plansız sonuçların ortaya çıkmasına zemin hazırlıyor."

vendredi, août 14, 2009

Amnon Kapeliouk

"
Amnon Kapeliouk était un journaliste de race comme il en reste peu, habité par son métier, interrogeant sans cesse, prenant note de chaque détail, fureteur, charmeur, indiscret, bref, un investigateur inlassable. Il était persuadé que la fonction — sociale, civique, démocratique — du journaliste consiste toujours, par le dévoilement d’informations dissimulées, à mettre au jour la vérité. Celle-ci étant trop souvent cachée, occultée, travestie par les pouvoirs.

...

Sans aucun protocole, Arafat se dirigea directement vers Amnon et le serra avec respect et affection dans ses bras. Ils s'isolèrent dans un coin de la pièce et entamèrent immédiatement une longue conversation en arabe. Kapeliouk parlait, expliquait.Arafat écoutait, questionnait. "De quoi avez vous conversé pendant si longtemps?, demandai-je à Amnon, dès son sortie. On avait l'impression que tu lui faisais un exposé sur la géopolitique planétaire. -Pas du tout!, répondit-il en s'esclaffant. Il voulait juste savoir si l'équipe de footballde Sakhnine* avait des chances de remporter la Coupe D'Israêl!"
...


Sakhnine* : Le club, basé à Sakhnine, ville arabe de Galilée, a effectivement remporté la Coupe d'Israël de football en 2004. C'était la première fois qu'un club d'une ville arabe israélienne - dont les joueurs sont de confession juive, chrétienne ou musulmane- remportait la Coupe."

Monde Diplomatique, Aoüt 2009, par Ignacio Ramonet

mastika

cingenelik kanimda var

jeudi, août 13, 2009

kendimi kontrol edemiyorum butun cinler tepemde saka yapmayin dostlar bugun biraz var bende

allah allah yine beni buldular demek istiyorum ama acikcasi pek de diyemiyorum.. cunku herkes soruyordu (ozellikle de eski is arkadaslarim) : "mastika bak lutfen ilk kavgani ettigin gun sirkette bizi ara, kutlayalim, lutfen bizi bu bombalardan eksik birakma....."

daha onlari arayamadim ama kritigini hemmen yaptik b.s. ve cakmaktasla hihihi :)

simdi bilirsiniz her sirkette her cinsten insan bulunur.. ben bu yeni is yerine her gun cok sakin cok yoga sekilde gitmeye caba sarfediyorum bi aydir. ehh tecrubeliyiz.. neyse.. dun geldi aralarindan bitanesi, kocaman devasa boyutta ki yaziciyi yanima koyuverdi. allah allah simdi yeni geldik sirin sirin gorunuyorum diye de somurulmez ki insan..bizim bolum yazici istemis, digeri uzaktaymis etc etc.. prizde bi tek burda varmis, adama dedim ki "ben bunun gurultusunden rahatsiz olurum". hakkaten olucak is degil, simdi bi kere taktim ya zaten, ben artik o calismasada onun gurultusunu duyarim basim falan da sabah 9'u 20 gece agrimaya baslar. Tabii bana dokunmayan yilan bin yasasin kivaminda herkes, aralarindan bi tanesi "neee?? gurultu mu??" diye siritti..simdi uzun uzun ben de ona soyle dedim o soyle cevap verdi diye uzun uzun yazmayacagim. Ama diktator mastika (b.s oyle oldugumu dusunuyo) bu savastan da galibiyetle cikti hahhahahaha.. evet bu bir savasti ve ben kazandim. o yazici simdi arkalarda bi yerde, yarin sabah da erken gidip ise, yerini degistirdikleri cicegimi yanima koyacagim :))